Gebelikte Cinsellik

De Lee, 1934' te yazdığı The Principles and Practice of Obstetrics adlı kitapta, gebelikte cinsel ilişkiyi yasaklamak için dört neden saymaktadır.

1. Düşük tehlikesi: Penisin servikse yapacağı etki ile oluşabilir
2. Sinirsel şok: Sinir enerjisine zaten çok yüklenilmiş olan kadında şok oluşabilir.
3. Hayvansal içgüdüyü izlemek: Hayvanlar içgüdüsel olarak gebelikte çiftleşme yapmazlar.
4. Enfeksiyon riski: Özellikle ilk üç ve son üç ayda fazladır.

Bu öneriler yıllarca gebelikte cinsellik konusunda hekimlerin taşıdığı düşünceleri özetlemektedir. Prof. Dr. Ş. Çanga ve Prof. Dr. İ. Önder 1977 tarihli Propedötik(Kadın-Doğum) adlı kitaplarında gebelik sırasında cinsel ilişkinin sınırlandırılmasının doğal olduğunu, zaten gebede cinsel ilişki arzusunun ileri derecede azaldığını, kadının bütün ruh ve hayal alemi ve organizasyonu ile kendini taşıdığı çocuğuna verdiğini belirtmektedirler. Yazarlar, öyküsünde mükerrer abortuslar bulunan kadınlarda cinsel ilişkinin bütünüyle kesilmesi gereğini vurgulayarak, bu kadınlarda ilişkinin mekanik olarak ya da genital organlarda oluşan hiperemi nedeniyle abortuslara neden olabildiğini söylemektedirler. Ayrıca doğumun başlamasından önce yapılan cinsel ilişkinin puerperal enfeksiyonlara zemin hazırladığı belirtilmiştir. Bu nedenle gebeliğin ikinci ayından başlayarak cinsel ilişkilerin ileri derecede sınırlanması ve doğum öncesi 6 haftadan başlayarak bütünüyle kesilmesi önerisinde bulunulmuştur.
Ek bir etmen olarak semende prostaglandinlerin varlığının gösterilmesi gebelikte cinsel ilişkiyle ilgili sayılan yasaklayıcı nedenlere "prostaglandinler erken doğumu başlatabilir" gerekçesinin de eklenmesine yol açmıştır.
Yıllar boyunca gebelikte cinsellikle ilgili yaklaşımlar, bilimsel verilere dayanmaktan çok geleneğe dayalı standartların sürdürülmesi biçiminde olmuştur. "Her gebe için uygundur" yaklaşımı bireysel ilgi değişkenliğini, fiziksel rahatlığı ve olguların gerçek deneyimlerini dikkate almamaktadır. Hekimler ve sağlık hizmeti veren diğer çalışanlar bu konuda bilimsel verilere sahip oldukça, bebek bekleyen çiftlere yanlış bilgi gidişi azalacaktır.

Gebelikte Cinselliğin Fiziksel Yönleri
Bilindiği gibi gebelikte belirgin fiziksel değişiklikler oluşmaktadır. Gebelikteki normal fizyolojik değişiklikleri gözden geçirdiğimizde bunların çoğunun gebe kadının cinselliğini dile getirmesini engellediği dikkati çeker. Örneğin erken gebelikteki bulantı-kusmalar, gebenin sıklıkla hissettiği halsizlik ve yorgunluk olumsuz etmenlerdendir. Üçüncü üç aylık dönemde beden değişikliklerinin artmasının yanında öne çıkan yorgunluk hissi nedeni ile kadın açısından cinselliğin söylenmesi beceriksiz ve rahatsız edici durum alır.

Kadının arzu ettiği biçimde cinsel yanıt vermesini engelleyen diğer etkenler mide yanması, idrar yapma isteği, kabızlık, fetüsün hareketleri ve bel ağrısıdır.

Gebeliğin erken dönemlerinde hormonal ve damarsal değişikliklere bağlı olarak memeler duyarlılaşmıştır. Bu durum cinsel yakınlaşmada olumsuz bir etken olabileceği gibi, ileri gebelik haftalarında orgazmla birlikte süt salınımının ortaya çıkabilmesi hem gebe hem de eşi açısından rahatsızlık verici bir durum yaratmaktadır.

Gebelikteki genital organlardaki artmış angorjman durumu cinsel uyarı sonucu daha da belirginleşir. Bunun sonucunda post koital kanamalar daha fazla görülecektir. Vazokonjesyonun neden olduğu dolgunluk hissi orgazmdan sonra da sürebilir ve rahatsız edici olabilir. Aynı biçimde vajinal salgılar da gebelikte artmıştır ve cinsel uyarılma ile çok daha belirgin olur.

Yapılan bir çalışmada gebelikte cinsel davranışlarını değiştirme gerekçeleri arasında kadınların %46'sı bedensel rahatsızlığı belirtmişlerdir.

Gebelikte Cinselliğin Psikolojik Yönleri
Cinsel istek ve cinsel işlev pek çok çevresel, kişiler arası ve kişinin kendine özgü etmenlerden etkilenmektedir. Cinsel performansı bilgisizlik, öfke, korku ve çeşitli olumsuz tutumlar değiştirebilir. Gebelikte gebe kadın ve eşi cinsel açıdan stres altındadır. Gebeliğin son üç ayı içinde kadında cinsel istek yitimi olduğu ortaya konulmuştur. Bir çalışmada gebe kadınların %23'ü cinsel aktivitede azalma nedeni olarak cinsel ilgide düşüklüğünü göstermişlerdir.

Gebelik, kadında daha önce ortaya çıkmamış olan psikolojik çatışmaları açığa çıkarabilir. Çocukluktan kalma kardeşlerle ya da anneyle yaşanan rekabet anımsamaları, dişilik rolüne ilişkin kendi çatışmaları, kendi bağımlılık gereksinimine ilişkin çatışmalar ve eşine duyduğu karşıt düşüncelerin tümü gebede sorunlar yaratabilir.

Erkeklerde de eşleri gebe iken cinsel ilişki için istekte azalma görülebilmektedir. Bunun bir nedeni, erkeğin gebeyi uygun olmayan bir cinsel arzu nesnesi olarak görmesidir. Erkekler bu dönemde çok güçlü duygular yaşayabilirler. En başta eve gelecek yeni konuk babanın erkekliğinin canlı bir kanıtı olacaktır. Gebenin ilgisi eşinden çok bebeğe yöneldikçe bir çeşit kıskançlık ortaya çıkacaktır.

Gebelik iki birey arasındaki cinsel yönden gelişmede bir basamaktır. Çiftin ilgi düzeyleri aynı değilse biri öbürünü "çok talep edici" ya da "çok reddedici" olarak algılayabilir. Bu zor dönemde hekimin yol göstericiliği çok yardımcı olacaktır.

Gebelikte kadın yaşadığı bedensel değişiklikler sonucu "çekiciliğini" yitirdiğini düşünebilir. Bu durumda erkek, eşinin değişen fiziğinden çok ona duyduğu sevgiyi öne çıkarmalıdır. Yoksa kadında eşinin evlilik dışı ilişkilere yöneldiği hissi doğabilir.

Gebelikte cinsel ilişkiyle ilgili olarak her iki eşte koitus sonucu fetüsün zarar görebileceği korkusu olabilir. Sağlık hizmeti verenler, eğer gebelikte koitusun sakıncalı olabileceğine ilişkin kanıt yoksa, bu korkuları gerekli açıklamalarla gidermelidirler.

Gebelikte Cinsel Etkinlik

Cinsel ilişki sıklığı:Bu konuda yapılmış çalışmalardan Masters ve Johnson' un çalışması ilk ve özellikle 3. ayda cinsel etkinlikte azalma olduğunu göstermektedir. Diğer 4 çalışma da gebeliğin sonlarına doğru cinsel etkinliğin azaldığını ortaya koymuştur. Örneğin bir çalışmada daha önce haftada 2-5 kez cinsel ilişki kuran çiftlerden gebeliğin ilk üç ayında cinsel etkinliklerini sürdürenlerin oranı %78 iken, 8. ayda %46'ya, 9. ayda ise %23'e düştüğü gösterilmiştir.

Cinsel ilgi ve orgazm: Nulliparlarda ilk üç ayda cinsel uyarılma ve performans etkinliğinde azalmaya karşı, multiparlarda çok az değişiklik olduğu;ikinci üç ayda ise cinsel uyarılma ve performansta her iki grupta da iyileşme saptandığı ileri sürülmüştür. Üçüncü 3 ayda cinsel ilgide azalma olduğu olguların çoğu tarafından ileri sürülmüştür. Bir çalışmada birinci üç ayda %28 olan ilgi azalmasının 9. ayda %75' e çıktığı görülmüştür.

Gebelikte orgazmla sonuçlanan koitus oranlarında giderek azalma olduğu saptanmıştır. Ancak bir grup kadın gebeliğin tüm evrelerinde orgazm şiddetinde artma olduğundan söz etmiştir. Genellikle gebeliği önlemeyi düşünmeksizin ya da gebe kalındığı bilindiği için oluşan rahatlık duygusu bazı kadınlarda gebelikte cinselliği daha haz verici duruma getirebilir.

Koitus Dışı Davranış : Gebelikten önce koitus dışı davranışları (mastürbasyon, orogenital seks gibi) olan çiftlerin çoğunun gebelikte bu etkinlikleri terkettikleri görülmüştür.

Gebelikte cinsel etkinliğin yerini alıp çiftin yakın birlikteliğini sürdürecek aktiviteler bir çalışmada ele alınmıştır. Buna göre yalnızca el ele tutuşmak gibi yakın bedensel temas bile bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır. Önemli olan çiftin bedensel ve duygusal birlikteliğini sürdürmesidir. Pek çok çift gebeliklerinde ilişkilerine daha farklı açılardan bakabilmekte ve koitusa dayalı olmayan yöntemler geliştirebilmektedir.

Davranış Değişikliği : Gebelik ilerledikçe cinsel ilişki pozisyonlarında da değişiklik olduğu ortaya çıkmıştır. Örneğin bir çalışma sonuçlarına göre, gebelik öncesi dönemde olguların %80 oranında kullandığı "erkek yukarıda" pozisyonu gebelikte önemli oranda terkedilmiştir. Üçüncü üç ayda "yan-yana" pozisyonu ve "arkadan yaklaşımla vajinal giriş" pozisyonu daha çok kullanılan pozisyonlar olmuştur.

Gebelikler sırasında cinsel davranışlardaki değişikliğin nedeni olarak kadınlar, %46 oranında bedensel rahatsızlığı, %27 bebeğin zarar göreceği korkusunu, %23 cinsel ilgi yitimini, %17 ilişki sırasında gebeliğin getirdiği "beceriksizliği", %8 hekimlerin önerilerini, %6 gebelik dışı nedenleri, %4 "çekiciliğini yitirdiğini", %1’i de hekim dışı kişilerin önerilerini ileri sürmüşlerdir.

De Lee, 1934' te yazdığı The Principles and Practice of Obstetrics adlı kitapta, gebelikte cinsel ilişkiyi yasaklamak için dört neden saymaktadır.

Doğum Sonu Cinsellik

Bebeğin doğumu çiftin ilişkisini değiştirecektir. Çocuk bakımı yorucudur, yalnızca fiziksel değil duygusal enerji harcamasına da yol açar. Bebek genellikle anne babaya yakındır. Çift, bebek yakındayken koitus yapmaktan çekinecek, ayrı bir odada ise "ya ağlamasını duymazsak" kaygısına kapılacaktır.

Bebeğin her ağlamasında süt emzirmenin önerilmesi bu bağlamda olumsuz bir etken olacağı gibi bebeğin ağlamasıyla angorje ve duyarlı olan memelerden süt salınımı olduğu görülecektir.

Vajinal lübrikasyon (kayganlık) azaldığından disparonia ortaya çıkacaktır.

Doğum sonu dönemde 3-7 ay süreyle cinsellikte azalma bildirilmekte ise de loşianın azalmasıyla çoğu olgunun 2-4 hafta içinde cinsel etkinliğe başladığı anlaşılmaktadır. Bu kadar erken koital aktiviteye dönülmesi önemli komplikasyonlara yol açmamıştır. Ancak geleneksel olarak doğumdan sonra cinsel aktivitenin 6 haftalık lohusalık süresince ertelenmesi önerilmektedir. Bunun gerekçesi açık olan servikal kanaldan asendan yolla bir enfeksiyonun girişini önlemek ve vajinal-perineal dikişlerin açılmasına engel olmaktır. Bu dönemde perine cildi gergin ve duyarlıdır. Vajinadaki kayganlık eksikliğine karşı başlangıçta yapay bir kayganlaştırıcı yağ kullanılabilir. İlk birkaç hafta içinde cinsel ilişki dışı yakınlaşma cinsel etkinliğin sağlıklı bir biçimde yeniden yerleşmesinde çok yararlı olacaktır. Bazı kadınlarda doğum sonu dönemde depresif bir ruh durumu ortaya çıkabilir. Bu durum ayrıca tıbbi tedavi gerektirebilir.

Bebeğin her ağlayışında gece ve gündüz yalnızca emzirmeyle beslenmesi durumunda ve doğumdan bu yana 6 aydan az süre geçmişse, emzirme gebelikten korunmada oldukça etkili ancak geçici bir yöntemdir. Etkili korunmayı sürdürebilmek için adetler başlar başlamaz, emzirmelerin sıklığı ve süresi azaldığında, ek mamaya başlandığında ve bebek 6 aylık olduğunda mutlaka güvenilir bir kontraseptif yönteme geçilmelidir.

Çoğu kadın ve erkek vajinal doğumun vajinayı genişlettiğini düşünür. Ancak daha önce vajinal kaslar kullanılmadan hiç egzersiz yapılmadıysa belirli bir gevşeklik söz konusu olabilir. Dolayısıyla Kegel egzersizleri denilen perine ve vajen kaslarının kasılmasıyla yapılan egzersizler yararlı olur. Bu egzersizlerin temeli pubokoksigeus kasını kasıp gevşetmeye dayanır. Bu kas idrar yaparken tutmayı ve yeniden idrar yapmaya başlamayı sağlayan kastır.

Oral Seks ve Ağız Kanseri

Oral seks, ağız tümörlerine yol açabiliyor. Son yapılan bir araştırmaya göre insan papilom (meme başı gibi çıkıntılar yapan selim tümörler) virüsü ağız kanserine yol açabiliyor. Bilim adamları uzun süredir papilom virüsünün ağız kanserine neden olduğundan kuşkulanıyordu. İyi haber bu riskin çok küçük olması. Ağız tümörü her yıl 10.000 kişiden birinde görülüyor. Ve bu vakaların pek çoğu sigara ve içkiye bağlı olarak ortaya çıkıyor.

İnsan papilom virüsü (HPV) cinsel yolla geçen virüslerin en yaygını. Bu virüsün servikal kansere (rahim boynu kanseri) yol açtığı biliniyor. Bazı araştırmalar bu virüsün ayrıca ağız ve anal kanserlerine de neden olabileceğine işaret ediyor.

Fransa, Lyon'daki Uluslararası Kanser Araştırmaları Kurumu'nda çalışan bilim adamları ağız kanserine yakalanmış l670 deneği, l732 sağlıklı denekle karşılaştırdı. Hastalar Avrupa, Kanada, Avustralya, Küba ve Sudan'da yaşıyordu. Servikal kanserlerde görülen HPV-l6 olarak bilinen virüs, ağız kanserlerinde de tespit edildi.

HPV-16 virüsü taşıyan ağız kanserli hastaların arasında oral seks yaptığını açıklayanların sayısı, tümörlerinde HPV-16 virüsü bulunmayan hastalara oranla 3 misliydi. Virüsün kanserlere nasıl yol açtığı konusunda kadın ve erkekler arasında bir fark saptanmadı.

Söz konusu araştırmanın sonuçları "Journal of the National Cancer Institute" isimli bilim dergisinin aralık sayısında yayınlandı.. Bu sonuçlar HPV ile ağız kanseri arasındaki ilişkiyi kesinleştirdi.

Jenital (cinsel organ) HPV enfeksiyonu çok yaygındır. ABD'deki 25 yaşındaki kadınların yaklaşık üçte birinde bu virüs mevcuttur. Bu enfeksiyonların yalnızca yüzde 10'u kansere yol açan türdendir. Bu virüsü taşıyan kadınların yüzde 95'i bu enfeksiyondan bir yıl içinde kurtulur. Ancak bu bile niçin bu kadar az sayıda insanda kanserin geliştiğini açıklayamıyor.

Bu son bulgular ağız kanseri tedavisini de kolaylaştıracak. Dolayısıyla virüs kaynaklı ağız kanserli hastalara antiviral ilaçlar vermek iyileşme olasılığını artırabilir. Bu arada önlem olarak aşı üzerinde çalışmalar yapılıyor. Aşıların ağız enfeksiyonunun yanı sıra jenital enfeksiyonlara da iyi geleceği umut ediliyor.

"OKUL YAPTIRABİLİRİM"

YAPTIĞI ESPRİ NEDENİYLE DİYARBAKIRLILARI KIRAN DEMET AKALIN, KENDİNİ AFFETTİRMEK İÇİN, DİYARBAKIR'A OKUL YAPTIRABİLECEĞİNİ SÖYLEDİ.

"http://www.gezentilki.com/v2/files/haberler/12768/1.jpg" grafik dosyası hatalı olduğu için gösterilemiyor.

Geçtiğimiz günlerde verdiği konserde yaptığı espri nedeniyle Diyarbakırlıları kıran Demet Akalın, konuyla ilgili bir basın toplantısı düzenledi.

Demet, toplantıda "Üzüntüden sabaha kadar uyuyamadım. 15 gün içinde Diyarbakır'a gidip, herkesten özür dileyeceğim. Memleketim Gölcük'e yaptırmayı düşündüğüm okulu da oraya yaptırabilirim" şeklinde konuştu.

Demet Akalın’ın basın toplantısına makyajsız katıldığı dikkatlerden kaçmadı.

BEYAZ BU NE SİNİR?

ÜNLÜ ŞOVMEN BEYAZIT ÖZTÜRK, KENDİSİNE SORULAN AŞK SORULARINA SİNİRLENDİ.
"http://www.gezentilki.com/v2/files/haberler/12775/1.jpg" grafik dosyası hatalı olduğu için gösterilemiyor.

Şimdilerde, manken Gamze Karaman ile gizli kapaklı bir aşk yaşadığı konuşulan Beyazıt Öztürk, önceki gece Arnavutköy’de bulunan Eftelya Balık Restoran’ında görüntülendi.

Beyaz, çıkışta kendisine Gamze Karaman ile aşk yaşayıp yaşamadığını soran gazetecilere "Ben size röportaj yapmayacağımı söylemiştim, ama siz bana gelip yine soruyorsunuz. Anlayışınızdan dolayı teşekkür ederim.' diye cevap verdi.

Sinirli olduğu gözlenen ünlü şovmenin, bu tavrına pek anlam veremedik!

Beyaz Show'a rakip geliyor!

"http://www.gezentilki.com/v2/files/haberler/12780/1.jpg" grafik dosyası hatalı olduğu için gösterilemiyor.

“Gülben Ergen’le Sürpriz” isimli programa konuk olan Gürgen Öz, yakın bir zaman sonra başlayacağı programın formatı hakkında bazı bilgiler verdi.

Farklı bir program yapacağını söyleyen Gürgen, “Konuşulmayanların konuşulduğu, sorulmayanların sorulduğu, keyifli, sakin bir program yapmak istiyorum” diye konuştu.

Bunca yıl konuşulamayan ve sorulamayanlar Gürgen’in programında mı ortaya çıkacak acaba? Malum, konuklar programlara çıkmadan önce çarşaf çarşaf ‘konuşulmayacak ve sorulmayacaklar’ diye liste hazırlayıp, sunucuya tutuştururlar! Kim bilir Gürgen belki de bu kuralı bozar!

Talk- Show denilince akla gelen ilk isim olan Beyaz’a rakip olmaya hazırlanan Gürgen’in, programı hakkında verdiği bilgileri izlemek için butona tıklamanız yeterli.

The best of Haydar DÜMEN (7)

The best of Haydar DÜMEN (7)
Yaşına ne olmuş ki? Aslanlar gibi yaştasın. Erkekliğin doruğundasın. Bu yaşlarda torunlar falan da olduğundan kadınlara gözün takılırsa biraz sakıncalı olur.

Soru: Sayın Haydar Hocam. Öncelikle bizleri bilgilendirdiğiniz için size teşekkür ederim. Ben 60 yaşındayım ve cinsel ilişkiye çok düşkünüm. Bu yaşıma rağmen yolda yürüyen kadınlardan gözümü alamıyorum. Sizce bu yaşıma göre bu hareketlerim normal mi? Saygılarımla. Rumuz: Kosacı
Yanıt: Sevgili okurum, yaşına ne olmuş ki? Aslanlar gibi yaştasın. Erkekliğin doruklarındasın. Amma velakin işte doktorum ya aklımıza da bazı sorular takılı veriyor. Sayın okurum, tansiyonun nasıl? Ne iş yapıyorsun, emekli misin? Yani tuzun kuru mu? Çünkü bu yaşlarda torunlar falan da olduğundan yoldan geçen kadınlara gözün fazla takılırsa bu biraz sakıncalı olur. Yine böyle durumlarda bizim aklımıza damar sertliği gelir. Damar sertliğinin beyindeki ilk işareti de biraz aldırmazlık, fren tutmazlık demektir. Erkekliğine lafımız yok ama yoldan gelen geçenlere senin yaştakiler frensiz bakarlarsa, gençler de o kadınlara frensiz toslayabilirlerse kendilerini savunurken "Koskoca adamlara bakın ve bir de bize bakın derlerse" hak kazanırlar. Bu yaşlarda örnek insan olmak zorundayız. Cinselliğinden kaygılanıyorsun benden sana rapor, 75-80 yaşında da cinselliğin olacak ama sevgili okurum aman frenleri çok gevşetmeşeceksin. Bir gün patinaj yapar kayarsan, hasar ağır olabilir.

Soru: Nişanlımın cinsel organı çok büyük, ne yapayım?
Yanıt: Şanslısın piknik yapacağın alanı görmüşsün

Soru: Sayın Haydar hocam. 23 yaşında, nişanlı bir kızım. Bir ay sonra düğünüm var. Arkadaşlarım korkulacak bir şeyin olmadığını söyledi. Geçtiğimiz gün nişanlımla ön sevişme yaşadık. Nişanlım cinsel ilişkiye girmemizi istedi. Ben de onu çok sevdiğim için "Hayır" demedim. Daha sonra soyunduk. Ama gördüğüm manzara karşısında şaşırdım kaldım, çünkü çok büyük. Biz konuyu gerdek gecesine bırakmaya karar verdik. Hocam, şimdi ben gerdek gecesi ne yapmalıyım? Şimdiden teşekkür ederim.
Rumuz: Bozcaada'dan B.K.
Yanıt: Değerli okurum, hayat sürprizlerle doludur. Bir pencereden bakarsan, çiçek bahçesi görmeyi umduğun yerde sivri sivri kayalar görürsün. Oysa sen, o çiçek bahçesinde piknik yapmayı, eğlenmeyi, gülmeyi düşlemiş olabilirsin. Ama sivri upuzun kayalar senin hareketlerini kısıtlar. Orada yaşamak zorundaysan çok dikkatli olmalısın. Ayağın kayar, üzerine düşersen canın acır. O kayaların arkasına saklanan nişanlın da seni o kayalarını tepesine hemen çıkmaya zorlarsa, bu defa dokularda yaralar açılır.
Sen kayadan öyle bir korkarsın ki hayatın boyunca yanlarına bile yaklaşmak istemeyebilirsin. Ama yine sen şanslısın. Piknik yapacağın alanı görmüş, neyin, ne olduğunu öğrenmişsin. Bu durum sürpriz de olabilirdi. Hani bazı yerlerde üzeri örtülü heykelleri açarlar. Örtüyü çekince devasa heykel karşına çıkıverir ya, onun gibi ilk gece birdenbire örtüler kalkıp da eşinin "Bak bak" diye kıpırdanışları sende şok yaratabilir.
Artık şans ne getirdiyse, vajinismus mu, cinsel soğukluk mu? Kabak gelir yine bizim başımıza patlar. Ben yukarıda mektubunu sansürledim. O sivri kayanın boyutunu yazmadım. Bana göre çok düşünmelisin. Çünkü kayanın boyutu, mermer kesen makinelerle traşlanır gibi kesilip düzenlenemiyor. Ama o kayanın bulunduğu çevre, gökyüzü, kayanın oturduğu toprağın kalitesi her şey iyiyse bir de bu taraftan değerlendirmelisin.
Ama uzun bir evlilik sürecindeki bunu at üzerinde bir seyahat gibi düşün, işte böyle bir yolculukta eşin dizginleri iyi kullanmayı bilirse sorun ortadan kalkar gibi geliyor bana. Yine de sen bilirsin.

Soru: Sanal seks nasıl yapılıyor?
Yanıt: Ben otomobil tamircisi değilim

Soru: 17 yaşında genç bir kızım. 3 yıldır flört ediyorum. Önce çok iyi anlaşıyorduk ama şu birkaç aydır onun bazı istekleri yüzünden aramız çok kötü. Benimle telefonda sanal seks yapmak istiyor ama ben istemiyorum. Telefonda isteyen bir kişi bulunca da seks yapmak ister diye düşünüyorum. Bu arada bana sanal seks hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?
Yanıt: Sevgili okurum, ben nöroloji ve psikiyatri uzmanıyım. 40 yıldır da Yunus Emre'nin sırtında dergâha odun taşıması gibi cinselliğin bilim dünyasına çalı çırpı taşıyorum. Araştırmalar yapıyorum.
Sağ olun sizler de beni layık gördüğünüz bir koltuğa oturttunuz. Yavrum ben otomobil tamirinden anlamam. Bozulmuş bir elektrik ütüsünü bile tamir edemem. Hele hele iyi bir pirinç pilavını pişirmeyi de bilmem. Yani bunlar nasıl benim bilgim dışında ise sanal seks de öyle. Oysa senin karşında profesör bir hoca var. Yani flört yaşadığın delikanlı. Yavrum o hocandan öğrensen de en azından sen de doçentlik düzeyine gelsen.

Soru: Kızlık zarım esnek mi?
Yanıt: Canlı bomba gibi patlamaz

Soru: 18 yaşında bir genç kızım. Erkek arkadaşımla birkaç kez ilişkiye girdik. Ama kızlık zarım patlamadı. Esnek olabilir mi? Ne yapmamız gerekiyor? Rumuz: Yaralı
Yanıt: Değerli okurum, kızlık zarı tabii ki Irak'taki canlı bombalar gibi patlamaz. Hem bu laf sizleri o kadar çok ürkütüyor ki neredeyse ruhunuzda korku patlamaları bütün benliğinizi sarıyor, her bir hücrenize siniyor. Bir de şimdi esneme sözcüğü çıktı karşımıza. Esnemez yavrum. Yani bizim gibi soluk alıp "Yorgunum ben, uykum var" demez. Kanamadığına göre esnedi.
Yani esnek bir zara sahipsin. O esneyedursun, rehavetini ve keyfini kaçırma. Bu senin onu kullanma amacına bağlı.

Soru: İlişkiyi düşündükçe midem bulanıyor
Yanıt: 18'inde evlilik, ruha ve bedenine ihanettir

Soru: İyi günler Haydar bey. Ben 18 yaşında bir genç kızım. Bir erkekle ilişkiye girmekten çok korkuyorum. İlişkiye girdiğimi düşündükçe midem bulanıyor. Nişanlımla aramazda 12 yaş var. Onunla seks yaptığımızı hayal ettikçe nişanı bozmak istiyorum. Sizce bu korkuyu ve mide bulantısını nasıl yenebilirim? Rumuz: Ayşegül
Yanıt: Sevgili okurum, nişanlınla aradaki yaş farkı ideal. İleride o genç kalacak, sen kadın olduğundan biraz yıpranacaksın. Ancak 18 yaşında evliliği düşünürsen cinsellikten yana değil, ruhuna da, bedenine de ihanet etmiş olursun. Cinsel yaşamsız evlilik olamayacağına göre ve sen iğreniyorsan yani ruhun buna isyan ediyor. Tıpkı bir yemeği midenin istememesi gibi. Zorla yersen tabii ki kusarsın. Eğer üstesinden gelebilirsen 22 yaşından önce evlenme. Bir meslek sahibi olursan iyi olur. 90'lı yaşları yaşama şansınız çok yüksek. Hayat böyle geçmez. Bir de çocukluğunu ve gençliğini yaşamayan kızlar en büyük aşklarda bile daha sonraları kocalarından nefret ediyorlar. Sana bir kitap dolusu bilgi verdim. Yani bir kitabın öz-suyu bunlar. Her bir damlası 50 sayfaya bedel. Dersine iyi çalış ki hayat okulunda ikide bir sınıfta kalıp belge alma.

Soru: Mastürbasyon yapmak kızlık zarını bozar mı?
Yanıt: Sadece bu amaçla gazete yayımlansa tüm sayfaları dolar

Soru: Ben 23 yaşında bir genç kızım. Nişanlıyım ve birkaç hafta içinde evleneceğim. Öğrenmek istediğim konu şu: Mastürbasyon yapmak kızlık zarına bir zarar verir mi? Ayrıca adet döneminde yapılması da aynı şekilde bir tehlike oluşturur mu? Sizden acil cevap bekliyorum. Çok teşekkürler.
Yanıt: Değerli okurum, bu kızlık zarına neredeyse tüm kızlar aklını takmış durumda. Kızlar aklını takar da erkekler durur mu? Onlar da aynı biçimde bir kızlık yarışı kavramı kargaşasında koşuyor. Yüzlerce soru, yüzlerce mektup. Kanar mı, kanamaz mı? Kanadı ama sonra evlendiğim zaman kanar mı? Nasıl diktireceğim? Ne yapacağım? Sadece bu amaçla bir köşe açılsa bir gazete yayımlansa sanırım tüm sayfaları dolar taşar. Bu dramın altındaki gülmeceye bir sayfa açarak size bu fıkranın altındaki ciddi bir mesajı vermek istiyorum. Hikâye şöyle: Ayşe biraz havalı çapkın bir kız. Evlenecek ama kendine güveni yok. Mahallenin bu konuda bilge kadını Fatma bacıyı bulmuş. "Fatma abla, ben evleneceğim ama biliyorsunuz ki bu erkeklerin bir takıntısı var: Kan. O da bende yok. O zar gideli yıllar oldu. Bu kısmetimi de kaçırmak istemiyorum. Bana bir akıl" demiş. Fatma bacı gülümsemiş ve "Kızım ondan kolayı ne var? Bir miktar kırmızı mürekkep alır o gece yatağın kenarına koyarsın. Ben çok utangaçım diyerek ışığı da söndürtürsün. Hazırladığın kırmızı mürekkepe parmağını sokar. Birleşme olur olmaz canım yandım diye fırlar kendini geri çeker, mürekkeple parmağını orana sürersin. Erkek ışığı yaktığında orada kırmızılığı görünce yaygarayı basarsın ay utanıyorum dersin. O da o telaşla ışığı söndürür. Çünkü erkekler biraz aptal olur. Olay da böylece biter. Ayşe zaten tecrübeli. Bu olay çok kolayına gelmiş. Kırmızı mürekkepi daha önceden alıp dolaba koymuş. Ayşe'nin ilkokula giden bir kardeşi varmış. Öğretmen ona sorular kırmızı mürekkeple, cevaplar yeşil mürekkeple yazılacak demiş. Kardeşi orayı burayı karıştırırken kırmızı mürekkepi bulmuş. Anlaşılmasın diye yeşil mürekkebi oraya koymuş. Her şey Fatma bacının dediği gibi olmuş. Adam ışığı yakınca ortalık yemyeşil. Kız "Eyvah tam bittim, mahvoldum" derken, erkek şöyle kabarmış, yumruğunu göğsüne Tarzanvari vurmuş. "Erkek dediğin böyle olur. Biz bu işi yaptık mı taa safrakesesini bile patlatırız" demiş. Değerli okurlarım, ülkemizin gençlerinin bu korkularla şu fıkradaki gibi komik duruma düşürenler utansınlar. Hem eğitmeyeceksin, öğretmeyeceksin. Hem de onları ateşin içine atacaksın. Bu olmaz.

Dr. Haydar Dümen'in 15 aydır Posta gazetesinde yayımlanan köşesinden derlenmiştir

- BİTTİ -

The best of Haydar DÜMEN (6)

The best of Haydar DÜMEN (6)
Yavrum boşver, at bu tür düşünceleri kafandan. Hanım hanımcık evlen. Sevgili kocan o heyecan içerisinde dünyayı fethediyormuş gibi gözü başka bir şey görmeyecektir.

Soru: Sayın Hocam. Ergenliğe girmeden önce, yani ilkokul sıralarındayken benden bir yaş büyük biriyle ilişkiye girdim. Bu 2-3 defa oldu. Bu ilişki sırasında kan geldi mi, gelmedi mi bilemiyorum. Küçük yaşta girdiğim bu ilişkiden kızlığım bozulur mu? Yakında evleneceğim. Nişanlım çok tutucu. Çevremden dolayı doktora gidemiyorum. Bu ilişki geleceğime zarar verir mi? Gizlice bir doktora gitsem beni araştırır mı ya da jandarmaya bildirir mi? Rumuz: Kır çiçeği
Yanıt: Değerli okurum, tam bir kır çiçeğisin. Biraz bahçe çiçeği olsaydın bu tür kuşkuları yaşamaz, bu soruları sormazdın. Sen bu konuda bir doktora gideceksin bu jinekoloji, yani kadın doğum uzmanı olmalıdır. Diyelim ki doktordur diye üroloji uzmanına gittin. Adam işini gücünü bırakacak "Yetişin ey ahali, buradan Türkiye aleyhinde çalışan casus yakaladım. Bu bir canlı bomba gibi, kim bilir ne gibi zararlar verecek" diye bağıracak. Seni alıp jandarmaya teslim edecek. Jandarmanın da işi gücü yok! Ya öyle mi? Seni seni seni diyecek. Çocukluğunda başından bir olay geçmiş, cezalanman gerekir diye seni bir hücreye kapatacak. Yavrum boşver, at bu tür düşünceleri kafandan. Hanım hanımcık evlen. Sevgili kocan o heyecan içerisinde dünyayı fethediyormuş gibi kahramanlık ve gurur edasıyla sana sahip olmanın zevkini yaşadığından dünyayı gözü görmeyecektir. Ayrıca sen tedirgin olma. Kızsın. Çünkü dediğin yaşlarda senin deyiminle tecavüzle kızlık zarını kanatacak bir olay olsaydı, yalnız kızlık zarı değil, vajina yırtıkları da olurdu.

Soru: Penis büyütmek çok pahalı mı?
Yanıt: Ben de neler istiyorum bir bilsen

Soru: Çok değerli hocam. Ben penisimi büyütmek istiyorum. Ameliyat ne kadar sürüyor? Hastanede ne kadar kalırım ve ameliyat masrafı ortalama ne kadar tutuyor?
Yanıt: Sevgili okurum, ben de neler istiyorum bir bilsen. Herkesin özel uçağı var, benim sıradan bir arabam. Herkesin yalısı var, benim ufak bir dairem. Herkesin uzun boyu var. Ama ben biraz ufak tefek kalmışım. Ne yapalım, olanla yetinmek zorundayız. Ama sen benden daha şanşlısın. Çünkü seninki 1-2 santim uzayabilir. Ama bunun da şartları var. Önce onu yapacak doktoru bulacaksın. Doktor belki gerek görmeyecek. Diyelim ki doktor razı, sen razısın, seni muhasebesine gönderecek. Muhasebe de sana 5 milyarlık fatura kesecek. Sen ceplerini yoklayacak, kredi kartlarına bakacaksın. Toplam 500-600 milyonu geçmeyen bir para çıkacak. Doktorun yanına bile uğramadan süklüm püklüm oradan kaçacaksın. Ah benim güzel okurum, ne penisinin santimi belli, ne yaşın belli, ne de uzmana ek bilgiler var. Bu saça bu tıraş.

Soru: Mastürbasyon boyu kısaltır mı?
Yanıt: Genetik diye bir şey var

Soru: Hocam size iki sorum olacak. Mastürbasyon yapınca sivilce çıkar mı ve boyu kısaltır mı? Rumuz: Root
Yanıt: Değerli okurum, mastürbasyonun sivilceyle ilgisi yok. Boyun uzunluğuna ya da kısalığına gelince. Şöyle düşünün. Sokakta birtakım erkekler göreceksin. Şöyle bakacaksın adamların boyu 1.80. Haa! seni seni. Sen hiç kendini ellememişsin, iyi iyi maşallah. Ya da orta boylu birini görünce işte bak ne hale gelmişsin. Oğlum biri sana demedi mi kendinle çok oynarsan boyun bir karış kısalır diye. Yani insanların yüzüne, bedenine bakarak geçmişlerini okumak mümkün mü? Cinsel kimliklerini çözmek elimizde olsaydı biz bu meslekten çoktan istifa eder, emeklilik köşemize çekilirdik. Genetik diye bir şey var. Bunun içinde aile var, beslenme var, yapılan sporlar var. Var oğlu var. Bir de genç yaşta insanlar kilolu olursa yer çekiminden dolayı boy uzamıyor.

Soru: Orgazmı çözemedim, tanımlar mısınız?
Yanıt: Ağustos sıcağında buzlu limonata içmektir

Soru: Merhaba Haydar bey. Yazılarınızı sürekli takip ediyorum. Ama anlattığınız orgazm olayını çözmüş değilim. Ben 18 yaşında bir kızım. Sizden orgazmın tanımını yapmanızı rica ediyorum. Rumuz: Muhasebe
Yanıt: Sevgili okurum, ne yapsam, ne etsem de sana orgazmı tanımlayabilsem? Varsayalım ki bir ağustos sıcağındasın ve iyice susadın. Hücrelerinin her biri can istiyor. Senin de canın bir kocaman bardak buzlu limonata istiyor. O buzlu limonatayı aldın, ağustos sıcağında içtin, içtin, içtin ve limonata bitti. Sen de derinden bir oh çekip rahatladın ve doydun. Çok keyifli bir mutluluk. Hemen hemen orgazmın tarifi bu. Yani yudum yudum, ya da adım adım zevk basamaklarından tırmanmak. Bedenin, midenin tamam dediği noktaya geldiği zaman bir oh! deyip bardağı elinden koyup şöyle bir gevşeyip ve oturmak ya da uzanmak.
Ancak orgazm olana kadar geçen süreç herkeste değişik bir yol izliyor.
O limonatanın ilk yudumda hiç tat olmayan mı dersin. Birkaç yudum aldıktan sonra bir üst basamak zevkine ulaşamayan ya da yarım bardak içtikten sonra bu kadar yeter, daha fazlası yok mu diyen. Doruğa yaklaşıp ancak o son noktaya bayrağı dikemeyenler mi? Orgazmı sırasında ağlayanlar, haykıranlar, inleyenler, kendini tutamayıp kahkaha ile gülenler (dikkat bu sırada vajina penisi dışarı atabilir. Çünkü karın kasları kasılır) Kocasının sırtını tırnaklarıyla yaralayanlar mı? Son derece sessiz kelebeğin çiçeğe konması gibi hiçbir şeyi belli etmeyenler mi, .... mi? ...... mi? Sevgili okurum sana önerim; bir partnerin olsa ya da evli olsan ve de bu evlilik birkaç yıl geçse ondan sonra ortaya çıkabilecek tabloya göre sen bana bu soruyu sorsaydın. Ben de sana daha net bir şeyler söylerdim. İstersen bütün bu ihtimalleri teker teker bir kâğıda yaz. Hepsini katla, bir torbaya doldur. Tombala çeker gibi bir tanesini çek. Galiba bu benim de. Yani yani yani...

Soru: Kızlık zarı dört yılda kendini yeniler mi?
Yanıt: Kristal bardak bir kez çatladı mı kendiliğinden kaynamıyor

Soru: Merhaba Haydar Bey. Benim sorunum şu: Yedi yıl önce erkek arkadaşım sevişme sırasında parmağını vajinama soktu. Adetimin son günüydü, çok az miktarda kan geldi. Sizce kızlığım bozulmuş olabilir mi? Ya da adetimin son günü olduğu için kan gelmiş olabilir mi? Ayrıca etrafımdakilerden duyduğum kadarıyla dört yıl ilişkiye girilmediği zaman kızlık zarı kendini tamamlıyormuş. Bu olaydan sonra yedi sene ilişkiye girmedim. Bu yüzden kızlık zarım kendini tamamlamış olabilir mi? Sizce bu doğru mu? Böyle bir şey var mı? Cevabınız için şimdiden teşekkür ederim. Rumuz: Minik
Yanıt: Değerli okurum, kızlık zarının dört yılda kendini tamamladığı olayını yanlış duymuşsun. Kristal bardak çatladı mı kendiliğinden kaynamıyor. Her neyse kızlık zarı dikilebiliyor da, kristal bardak kaynak tutmuyor. Kristal bardak ruhunuzdur. Sevgililer, eşler birbirinizin ruhunu çatlatmayın, yani kırmayın. Kızlık zarı dört yıl değil, 40 yıl da bekleseniz bir şey olmaz. Zaten olan olmuş, biten bitmiş. Bazıları diktirme peşinde koşuyor. Bence yanlıştır. Kızlık zarını yitirmek namus mudur değil midir? Bu toplumdan topluma değişen bir yargıdır. Biz bu toplumsal değerlerin biraz daha gerisinden giderek bunu namus olarak yorumluyoruz. Ama değerli okurlarım namus dikiş tutmuyor, geçmiş olsun demekten başka.

Soru: Eşim boşaldıktan sonra arkasını dönüyor.
Yanıt: Eşinle açık, net ve radikal konuş

Soru: Sayın Haydar Dümen Hocam. Ben 2 yıllık evli bir kadınım. 24 yaşındayım. Yalnız 2 yıldır cinsel ilişkiden hiç zevk almıyorum. Yani orgazm olamıyorum. Çünkü eşim boşaldıktan sonra benimle hiç ilgilenmiyor, arkasına dönüp yatıyor. Ben tam işin zevkine varacakken mutsuz oluyorum. İçimden onu aldatmak geliyor ama onu çok sevdiğim için istemiyorum. Cinsel hayatım bir kere bile orgazm olamadan bitti. Lütfen sizin aracılığınızla erkeklerimize seslenelim. Biraz da eşlerini düşünsünler. Şimdiden teşekkür ederim. Saygılarımla. Rumuz: Hayat
Yanıt: Sevgili okurum, aynen senin gibi ben de erkeklere haykırıyorum. Kendinizden çok kadınlarınızı düşününüz ki hem başınıza bir bela gelmesin, hem sevginiz daim olsun. Hangi konuda olursa olsun yarım kalmış işler yemekte bile olsa burukluk yapar. Ya da siz oturdunuz, bir tabak yemeği oburca yediniz. Karşınızdaki eşiniz ve çocuğunuz bunu uzaktan seyrediyor gibi bir durum bu. Değerli okurum, şu anda ihaneti düşünme. Çocuğun yoksa, çocuk yapma, biraz sabırlı ol. Ama eşinle net konuş, radikal konuş. Radikallikte sınırı aşma, şiddete maruz kalırsın. Onun için ne kadar açık olursan, hem kendi hayatın, hem de eşinin hayatı için doğru yolu yakalamış olursun. Hanım hanımcık bir yıl daha sabret. Sonra evliliğini yeniden gözden geçir.

Soru: Kızlık bozulduktan sonra geri çekilir mi?
Yanıt: Atın şahlanmışken neden dizginleri çekiyorsun ki!

Soru: Merhaba Haydar bey. Ben 22 yaşında bir gencim. Benim sorunum şu: Çok yakında evleneceğim ve ilk gece hakkında çok bilgi sahibi değilim. İlişki boşalana kadar mı sürer?
Yoksa kızlık bozulduktan sonra geri mi çekilir? İlk geceden sonra ilişkiye birkaç gün gibi bir ara vermek gerekir mi?
Bu konuda cevaplarınızı bekliyorum. Saygılar.
Yanıt: Değerli okurum, ilk gece kendi bilgi ve öğrendiklerinizin çerçevesinde biraz da çevrenin ve içgüdülerinizin etkisiyle bir biçimde sonuçlanır. Bu kimi zaman çok keyifli ve mutlu, kimi zaman da gözyaşlarıyla biter. Bunlar önemli değil. Ancak bir cinsel birleşme yapıyorsun.
O geceyi dört gözle bekleyen kızla kendini duygularını test ediyor. Ama sen kızlık zarından sonra geri çekilmeyi düşünüyorsun. Bunu anlayamadım. Atın şahlanmışken mahmuzlamak dururken niye dizginlerini çekiyorsun. Öyle bir Türkiye ki ilk gece sabaha kadar 7-8-10 kere yapanları mı ararsın. Senin gibi geri çekilmeyi düşünenleri mi? Ya da yanlış yere (örneğin idrar yoluna) girip karıma zarar verip onu öldürür müyüm diye düşünenleri mi ararsın. Değerli okurlarım, savaşa girmiyorsunuz. Ne 5-10 kerelik aceleceliğe, ne de açgözlülüğe gerek var. Ne de kendisini geri çekmeye. Önünüze konmuş bir tabak yemek. Afiyetle yiyin. Keyif almaya bakın.
O yemeği çabuk çabuk kaşık kaşık aceleyle bitirmeye değil. Ya da mızmız bir lokma alıp 10 dakika da beklemeye değil. Kendinizi olayın akışına bırakın, sakin olun. Karadenizlilerin horon teper gibi değil. Ya da Ankara misketinde gibi fazla yavaştan da değil. Her ikisini de karıştırarak bazen yavaş bazen hızlı duruma göre bir tempo tutturarak bu işin üstesinden gelmeye bakın. Çünkü çok kolay ve rahat bir şeydir. Sadece gözünüzde büyütüyorsunuz.

Soru: Başka kızlarla sevgilimi aldatmak istemiyorum, ne yapmalıyım?
Yanıt: Ötekilere ne olacak, onlar ana kuzusu değil mi?

Soru: Merhaba Haydar ağabey. Ben 19 yaşında bir gencim. Benim sorunum mastürbasyon yapamamam. Bundan zevk alamıyorum, hatta itici buluyorum. Bu yüzden tatmin olmak istediğim zaman kız arkadaşımla birlikte olarak ihtiyacımı gideriyorum.
Fakat şu anda ciddi bir ilişkim var. Biz evlenmeden önce ilişkiye girmek istemiyoruz. Ben de başka bir kızla ilişkiye girip onu aldatmak istemiyorum. Sizce ne yapmalıyım? En yakın zamanda önerilerinizi bekliyorum. Teşekkür ederim. Rumuz: Son çare
Yanıt: Değerli okurum, çok iyi yaptın. Bir büyüğüne değil, en büyüğüne danıştığın ve cevabını da aldığın için şanslısın. Şimdi beni dikkatle dinle: Sevdiğine ve 19 yaşındaki sana evlenmeyi düşündüğün kız arkadaşınla, saygılı bir sevginin sonucunda mutlu olmanızı dilerim. İyi ama ondan önceki kızlar ne olacak? Onlar ana kuzusu değil mi? Önüne gelenle yat kalk. Sonra onları çöp sepetine at. Onlar kutsal değil, seninki kutsal. Onlara ne olursa olsun, nasıl olsa başka bir erkekle evlenecek. Onlar komşunun bahçesindeki elmalar. Sen kopar, dişle dişle at. Vallahi maşallah ne delikanlıymışsın be. Yakışır mı sana? 19 yaşında insan evlenir mi? Mastürbasyon yapıp yapmamana sen karar vereceksin. Ama senin hakkında ben karar verecek olsam ki o yetkiyi kendimde görmüyorum ama. İlk sözüm 29 yaşında evlen olur. İkinci sözüm de onun bunun duygularıyla oynama olur. Üçüncü sözüm de bu kızla evleneceksen, ailene ve onun ailesine anlat.
Sorumluluk al. Nikâh kıyma olayını bilmem ama. Bu kızla 6 ay, 1 yılın sonunda evlenmem şartıyla. Ötekilerle yaptığın gibi yap. Ve yatağa girin.

Dr. Haydar Dümen'in 15 aydır Posta Gazetesi'nde yayımlanan köşesinden derlenmiştir